ERZURUM Haber Girişi : 16 Ekim 2018 15:23

SUUDİLERİN KORKUNÇ İVAN’I VELİAHT PRENS BİN SELMAN

SUUDİLERİN  KORKUNÇ İVAN’I VELİAHT PRENS BİN SELMAN
Suudi Arabistan’ın Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, dünyaya adını ilk kez Suudi prensleri ve işadamlarına yaptırdığı işkenceyle duyurmuştu.
Kasım 2017’de Riyad’daki lüks bir oteli cezaevine dönüştüren Selman, rakibi sayılacak kim varsa hepsini gözaltına aldırmış, işkenceden geçirmiş, para karşılığında da salıvermişti.
Bin Selman, veliaht prens olarak koltuğa oturduğunda, özellikle Amerikan medyasında “Riyad’da reformist bir değişimden” söz edilmeye başlanmıştı. İlk kez kadınlara sinemaya ve stadyumda kaç izlemeye gitme, ehliyet alma ve otomobil kullanma hakları tanınmıştı.
Prenslerin tutuklanması ve işkenceden geçirilmesi olayları bu sözde reformist adımlar yüzünden pek yankılanmamıştı.
ABD’de gazetelerle televizyonlar da, Veliaht Prens Selman’ın Suudi Arabistan’da sosyal yapıyı değiştirecek çok ciddi reformları yaşama geçirdiğini yineleyip duruyorlardı.
*
Derken “Hariri” olayı patladı. Lübnan Başbakanı Saad Hariri, Riyad’dan telefonla aranmıştı. Arayan muhtemelen tanıdık bir kişiydi ve Hariri’ye Kral Selman Bin Abdülaziz’le acilen görüşmesi gerektiğini söylüyordu.
Lübnan Başbakanı bu çağrıyı geri çeviremezdi. O da tıpkı babası gibi hem Lübnan hem de Suudi Arabistan vatandaşıydı ve Kral’la yakın ilişkisi vardı.
Hariri, özel uçağına atladığı gibi Suudi Arabistan’a uçtu. Uçak, Riyad Havaalanı’na indiğinde ortalıkta Suudi güvenlik elemanlarından geçilmiyordu.
Hariri daha uçağın merdivenlerindeyken, cep telefonu başta olmak üzere tüm kişisel eşyalarına el konuldu.
Lübnan Başbakanı’nı Suudiler etkisiz hale getiyor ve bilinmeyen bir yerde gözaltına alıyordu.
Birkaç gün sonra da basının önüne çıkarıldı ve Hariri, Lübnan Başbakanlığından istifa ettiğini açıkladı.
Bu da bir Veliaht Prens Muhammed bin Selman operasyonuydu: Bir ülkenin başbakanı hileli bir yolla Riyad’a davet ediliyor ve yukarıda sıralanan olayları yaşıyordu.
Operasyonun içinde ABD ve İsrail’in rollerinin bulunduğu iddialarının da gerçek olduğu daha sonra açığa çıktı.
Hariri gidecek, Lübnan zayıflayacak, yeni bir iç savaş çıkarılacak ve Hizbullah yok edilecekti.
Ama önce Lübnan yönetiminin halledilmesi gerekiyordu. Prens Selman’ın operasyonunun amacı da buydu.
Ne ki, evdeki hesap çarşıya uymadı. Bu plan, tam tersine Lübnan’ı ve Hizbullah’ı güçlendirmiş oldu.
*
Gelelim Cemal Kaşıkçı olayına...
Kaşıkçı’nın da yönetime muhalif bir gazeteci olduğu belirtiliyor.
Örneğin, Yemen savaşına yönelik sert eleştirilerinden Riyad çok rahatsızmış. Ayrıca yönetimin Katar politikasını da eleştiriyormuş.
Ama daha önemlisi, 2017’de çok sayıda prensin otelde gözaltına alındığı, işkenceden geçirildiği operasyonun, Veliaht Prens Selman tarafından kendi iktidarını konsolide etmek amacıyla düzenlendiğini ileri sürmüş.
Yazıları da, sadece ABD’nin değil, dünyanın en saygın gazeteleri arasında yer alan Washington Post’ta yayımlanmış.
*
Kaşıkçı olayına Trump yönetiminden henüz deklare edilmiş bir tepki yok.
Ancak Başkan’ın partisi Cumhuriyetçilerden Tennessee Senatörü ve Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Bob Corker ile Komite’nin Demokrat üyesi Connecticut Senatörü Chris Murphy “Suudi Arabistan’ın hemen bir açıklama yapması gerektiğini” söylemişler.
Suudi yönetiminin kötü sicili çok kabarık, Avrupa’da ortadan kaldırılan prensler, uçakla kaçırılıp yok edilen muhalifler...
*
Şimdi Riyad bu kötü sicile bir yenisini mi ekleyecek? Öyle görünüyor.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.