GÜNCEL Haber Girişi : 10 Mayıs 2015 14:28

Kenan Evren hayatını kaybetti

Kenan Evren hayatını kaybetti
12 Eylül askeri darbesinin başındaki isim, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, hayatını kaybetti. 98 yaşında ölen Kenan Evren, 12 Eylül darbesinden sonra yargılanarak müebbet hapse mahkum edilen 17'nci Genelkurmay Başkanı olarak tarihe geçti.
Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) tedavi görmekte olan 7'nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren 98 yaşında hayatını kaybetti.

Evren'in Cumhurbaşkanı sıfatı nedeniyle her Cumhurbaşkanı'na uygulanan resmi devlet töreni ile uğurlanması bekleniyor. Evren,  darbe cezası kesinleşmediği için de TSK'dan çıkarılmadı ve rütbesi er seviyesine indirilmese de, 12 Eylül darbesinden müebbet hapse mahkum edilen 17'nci Genelkurmay Başkanı olarak tarihe geçti.

1918 doğumlu Kenan Evren, 4 Ağustos 2009'da Ankara Gülhane Tıp Akademisi'nde (GATA) tedavi altına alınmıştı. Evren, 11 Ağustos'ta 2009'da bağırsak ameliyatı olmuştu. Taburcu olduktan sonra Evren, Mart 2012'den itibaren şiddetli bel ve sırt ağrısı şikayetiyle GATA'ya tekrar yatışı yapılmıştı.

12 Eylül 1980'in baş mimarıydı

Kenan Evren; Balkan göçmeni bir ailenin dördüncü çocuğu olarak 1918 yılında Alaşehir'de dünyaya geldi. 1919 yılında Amasya Yunan kuvvetleri tarafından işgal edildiğinde henüz yaşını doldurmamış bir bebekti.
Büyük Taaruz'un ardından Manisa kurtulduğunda 4 yaşında. İlkokulu Alaşehir'de okudu. Harf devriminden önce Arap alfabesi ile okuma yazmayı öğrenmiş olmasının etkisi ömrü boyunca sürecek, bazen Arap alfabesi ile not aldığı görülecekti. Ortaokulu Manisa'da okudu. Maltepe Askeri Lisesi'nin ardından girdiği Kara Harp Okulu'ndan mezun oldu. 1940 yılında Topçu Okulu'nu bitirdi. 1949 yılında Kara Harp Akademisi'nden mezun olarak kurmay yüzbaşılığa yükseldi. Sırasıyla Genelkurmay Eğitim Şubesi'nde kısım amirliği, 1. Ordu Harekat Dairesi Başkan Yardımcılığı görevlerinin yanısıra Kara Harp Akademesi'nde öğretmenlik yaptı.
Kore'de görev aldı
Orgeneralliğe terfi ettiği döneme dek Güney Kore'deki Türk Tugayı dahil Kara Kuvvetleri'nde çeşitli görevlerde bulundu. 1974 yılında orgeneralliğe terfi etti. Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevinde bulundu. 1976 yılında Ege Ordu Komutanı olarak atandı. Ordudaki teamüller ve o dönemdeki hiyerarjik yapı nedeniyle Genelkurmay Başkanlığı yolu kendisi için kapalıydı. Ancak bu kıdem dengesini alt üst eden bir gelişme yaşandı.

Zirvede kriz
Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, 1 Mayıs 1977'de taksimde yaşanan kanlı olayın ardından 1 Haziran 1977'de Kara Kuvvetleri Komutanı Namık Kemal Ersun'u emekliye sevk etti. Emeklilik gerekçesi komutanın darbe hazırlığı yaptığıydı. Kıdemi gereği Genelkurmay Başkanı olma sırasında bulunan Ersun, devre dışında kalmıştı.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Semih Sancar'ın görev süresi bir yıl uzatıldı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na yapılacak atama konusunda devletin zirvesinde kriz çıktı. Çünkü Kara Kuvvetleri Komutanı olacak kişi bir yıl sonra Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturacaktı. Dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, 1. Ordu Komutanı Adnan Ersöz'ün atanmasını istiyordu. Başbakan Demirel'in isteği ise bu göreve 3. Ordu Komutanı Fethi Esener'in getirilmesiydi.
Önündekiler devre dışı
Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na yapılacak atama kilitlenince Ersöz ile Esener'in görevlerindeki süreleri sona erdi. İki komutan da, 30 Ağustos 1977 tarihi itibariyle emekliye ayrıldı. Evren, kıdemde önünde bulunan 3 orgeneralin devre dışı kalmasıyla öne çıkacaktı. 5 Eylül 1977 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanı olarak atandı. Evren, bir yıl sonra da yani 1978'de Genelkurmay Başkanı oldu.

Demirel yolunu açtı Ecevit atamasını yaptı

Evren'in genelkurmay başkanlığı dönemi, Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve toplumsal açıdan sıkıntılı yıllarıydı. Siyasette istikrar yoktu ve bir hükümetin ortalama ömrü bir yıl bile sürmüyordu. 1970 ile 1980 arasında 10 yıl içinde 13 hükümet kuruldu. Bunların dördü ara rejim döneminin teknokrat hükümetleriydi. Evren, Genelkurmay Başkanlığı'na atandığında 3. Ecevit Hükümeti işbaşındaydı. Evren'e Genelkurmay Başkanlığı yolunu Demirel, Cumhurbaşkanı Korutürk'e karşı inadı ile açmış, ancak atama kararnamesinin altında Başbakan olarak Bülent Ecevit'in imzası yer almıştı. Evren, darbeden sonra iki ismi Zincirbozan'a gönderecekti.

5 imzalı muhtıra

Terör ise sokağa kadar inmişti. Sağ - sol çatışmaları şiddetlenmişti. Evren, 27 Aralık 1979'da Korutürk'e bir mektup gönderdi. Mektupta Evren'in yanısıra kuvvet komutanlarının da imzası vardı. 5 imzalı mektup, aslında iktidar ve siyaset kurumuna yönelik bir muhtıraydı. Korütürk, mektubu 2 Ocak 1980'de hükümet ve siyasi partilere gönderdi. Muhtıra aslında ufukta görünmeye başlayan askeri darbenin ilk işaret fişeği idi.

TSK yönetime el koydu

Genelkurmay karargahında askeri darbenin hazırlıkları başlatılmıştı. TSK, 12 Eylül 1980'de emir komuta zinciri içinde yönetime el koydu. Darbeyle birlikte Meclis ve hükümet feshedildi. Evren'in liderliğinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun'dan oluşan Milli Güvenlik Konseyi (MGK) kuruldu. Bu kadro, siyasi mizah literatüründe "beşi bir yerde" olarak adlandırılacaktı. Yasama ve yürütmenin görev ve yetkilerini, bu kadro cebir ile devraldı. Evren, Devlet Başkanı oldu. Türkiye genelinde sıkıyönetim ilan edildi.
Danışma Meclisi
20 Eylül'de Deniz Kuvvetleri eski komutanı Oramiral Bülent Ulusu başkanlığında darbe hükümeti kuruldu. Bu hükümetin ekonomik işlerden sorumlu Başbakan Yardımcısı Turgut Özal oldu. Özal, bu görevinden 1982'de istifa etti ve 1983 'te Anavatan Partisi'ni kurdu. Evren, ekonomiyi teslim ettiği Özal'ın partisine karşı emekli Orgeneral Turgut Sunalp'ın başında olduğu Milliyetçi Demokrasi Partisi'ni destekledi.
Evren, darbe yönetiminin oluşturulmasının ardından yurt gezilerine başladı. Darbenin gerekçesi ve amaçlarını halka anlatıyordu. Darbeden bir yıl sonra Danışma Meclisi oluşturuldu. Danışma Meclisi Profesör Orhan Aldıkaçtı'nın koordinatörlüğünde yeni bir anayasa hazırladı. 1982 Anayasası, 7 Kasım 1982 tarihinde yapılan referandumda yüzde 91.37'lik 'evet' oyuyla kabul edildi. Evren, yeni anayasanın 1. geçici maddesi uyarınca, yedi yıllık bir süre için, Türkiye'nin 7. cumhurbaşkanı sıfatını kazandı. Türkiye'nin Meclis ve halk tarafından doğrudan seçilmeyen ilk cumhurbaşkanı oldu.
Darbe döneminde ABD ile ilişkilerdeki yakınlaşma dikkat çekiciydi. Evren, Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına dönmesi için Türkiye'nin vetosunu kaldıracaktı. Cumhurbaşkanlığı'ndan sonra Genelkurmay Başkanlığı görevini Org. Nurettin Ersin'e devretti. 6 Kasım 1983'teki seçimden Evren'in eleştirdiği Özal'ın lideri olduğu ANAP birinci çıktı. Ancak bu döneminde Köşk ile hükümet ilişkilerinde büyük bir sorun yaşamadı.

34 yıl sonra darbeden yargılandı

Evren, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden 34 yıl sonra MGK'nın hayatta kalan tek üyesi olan eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya ile birlikte yargılandı. Duruşmalara ilerlemiş yaşı ve sağlık durumu nedeniyle GATA'dan telekonferans yöntemiyle yatar vaziyette katılan Evren, Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 18 Haziran 2014 tarihli kararıyla, "darbe" suçundan Şahinkaya ile müebbet hapse mahkûm edildi. Mahkeme, Evren hakkında yurtdışı çıkış yasağının devamına ve ordudan da çıkarılmasına hükmetti. Karar, hem sanıklar hem katılanlar tarafından temyiz edildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğname hazırlamadı.

DARBENİN BİLANÇOSU

- 650 bin kişi gözaltına alındı.
- 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
- Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
- 71 bin kişi TCK'nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
- 98 bin 404 kişi "örgüt üyesi olmak" suçundan yargılandı.  
- 7 bin kişi için idam cezası istendi.
- 517 kişiye idam cezası verildi.
- Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1'i Asala militanı).
- İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi.
- 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
- 171 kişinin "işkenceden öldüğü" belgelendi.
- Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
- 14 kişi açlık grevinde öldü.
- 16 kişi "kaçarken" vuruldu.
- 95 kişi "çatışmada" öldü.
- 73 kişiye "doğal ölüm raporu" verildi.
- 43 kişinin "intihar ettiği" bildirildi.
- 388 bin kişiye pasaport verilmedi.
- 30 bin kişi "sakıncalı" olduğu için işten atıldı.
- 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
- 30 bin kişi "siyasi mülteci" olarak yurtdışına gitti.
- 937 film "sakıncalı" bulunduğu için yasaklandı.
- 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
- 3 bin 854 öğretmen, 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
- 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
- Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
- 31 gazeteci cezaevine girdi.
- 300 gazeteci saldırıya uğradı.
- 3 gazeteci silahla öldürüldü.
- Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
- 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
- 39 ton gazete ve dergi imha edildi.
- Belediye başkanları görevden alındı, yerine sıkıyönetim atama yaptı.

İdam etmeyip ona mı bakacağım?

- Darbenin ardından 16 yaşındaki Erdal Eren'in idamı bir yara olarak kalacaktı. Evren, 3 Kasım 1984'te Muş ziyareti sırasında  16 yaşındaki Erdal Eren'in idam edilmesi hakkında, "Şimdi ben bunu yakaladıktan sonra mahkemeye vermeyeceğim ve ondan sonra idam etmeyeceğim, ömür boyu ona bakacağım. Bu vatan için kanını akıtan bu Mehmetçiklere silah çeken o haini ben senelerce besleyeceğim. Buna siz razı olur musunuz" demişti.
50 mahkûma idam
- 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra, 1972'den beri infaz edilmeyen ölüm cezaları uygulanmaya başladı. Siyasi hükümlülerin yanında cezası o zaman kadar uygulanmamamış adli hükümlülerin de cezaları uygulanmaya başladı. Darbe yönetimi sırasında sıkıyönetim askeri mahkemelerince 517 sanığa idam cezası verildi. Askeri Yargıtay'ın onayladığı idam kararlarının sayısı 124 oldu. 54 kişinin ölüm cezası yetkili kurumda (12 Eylül 1980 - 25 Ekim1981 arası Milli Güvenlik Konseyi, 25 Ekim 1981- 14 Ekim 1983 arası Danışma Meclisi, 6 Kasım 1983 sonrası TBMM) onaylandı. İdam kararlarının 50'si infaz edildi.
- 1990'da Atatürk Uluslararası Barış Ödülü'ne layık görülmesi, tartışmalara neden oldu.
- Nitekim kelimesini "netekim" olarak ifade etmesi, Evren'i simgeleyen bir nitelik kazanmıştı.


Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.