ASAYİŞ Haber Girişi : 26 Şubat 2009 13:17

Kelimelerin Dili Kavramların Kalbi

Kelimelerin Dili Kavramların Kalbi

?Kelimelerle konuşur, kavramlarla düşünürüz? sözü ilim meclislerinde sıkça tekrarlanan sözlerdendir. Kelimeler, insanların birbiriyle anlaşmaları için birer vasıtadır. Asıl olan kalpteki manadır. Bazı kelam kitaplarımızda geçen ?kelam kalpte olandır, lisan ise kalpte olana delildir? ifadesi bunu anlatmaktadır.

Kelimeler bazen kalpteki manaya tercüman olurlar, bazen ise yetersiz kalırlar. Bunun sebebi kıt kelime dağarcığı olduğu gibi ifadesinde güçlük çektiğimiz duygu yoğunluğu da olabilir. Bu zorluğu aşma yeteneği özellikle peygamberlere Allah (cc) tarafından lütfedilmiş bir vasıftır. Sevgili Peygamberimizde bu yeteneğe sahipti. O?nun vasıflarında bir de ?cevami?ul-kelim? yani az sözle çok şey ifade etme kabiliyetine sahip oluşudur.

Görmüş geçirmiş kelimeler artık kavram haline gelirler. Kavramların bir ağırlığı vardır. İhtiva ettikleri sosyal, kültürel değerler onlara bu ağırlığı verir. Örneğin salat kelimesi kelime itibari ile dua anlamına gelir. Ancak salat denince biz namazı kastederiz. Namaz ise dinin direği, müminin miracıdır. Dua kelimesi, sözlük anlamı itibariyle çağırmaktır. Ancak kavram haline gelmiş duanın bir ağırlığı vardır, o, imanın çivisidir, kul ile rabbi arasındaki iletişim ağıdır. Kulun, rabbine niyazını, talebini ulaştırmada servis sağlayıcıdır.

Kelimelerin bir dili vardır, gönlümüzdeki manalara bu dili kullanarak can veririz. Dil bozulursa tıpkı paslı borudan geçen suyun minarelerini kaybetmesi gibi manalar da özelliğini kaybedebilir. Evet, kavramların da kalbi vardır. Yerinde kullanılmayan kavramların kalbi kırılır.

Birileri bilerek veya bilmeyerek kavramlarımızın kalbini kırıyorlar. Özellikle dini kavramlarımız bu durumdan en çok nasibini alanlardır. Örnek verecek olursak, İhlas, dinimizin en önemli kavramlarındandır, riyanın, gösterişin olmadığı ameli ifade ederken kullandığımız bir kelimedir. Ancak bu kavramı -belki iyi niyetle- alıp kendi yerinde kullanmayanlar bu kelimeye haksızlık yapmışlar, kalbini kırmışlar ve gelecek nesillere aktarılmasında güven problemini ortaya çıkartmışlardır.

Tekbir, Cenab-ı Allah?ı söz ve fiil ile yüceltmeyi ifade eden bir kavramdır. Dini bir kavramı ticarete alet etmek bir yana bu isim altında yapılacak faaliyetler neticesinde doğabilecek olumsuzluklardan bu kavramın nasibini almaması mümkün değildir. Buna kimsenin hakkı olabilir mi?

Kalbi kırık kavramlardan bir tanesi de Şaban kelimesidir. Malumunuz Şaban, hicri üç aylardan birisinin ismidir. Berat gecesi de bu ayın içindedir. Üç aylar, Müslümanların değer verdiği, öncesinde özel hazırlık yaptığı mübarek zaman dilimleridir. Ancak ?inek şaban? filimleri  ile bu kavramın ağırlığına halel getirilmiştir. Önceden çocuklarımıza isim olarak taktığımız bu kavramı ilerde çocukla alay ederler diye takmaz olduk.

Şimdi de aynı yıpratma ameliyesi Recep kelimesine uygulanmaktadır. Bugünlerde vizyonda olan ?recep ivedik? kaba saba, yarı insan bir mahluku anlatan bir tiptir.  Recep isminin ilham kaynağının ne olduğunu bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki Şaban?ın başına gelen Recep?in de başına geleceğidir. Halbuki bu kelimeleri kavram haline getiren, bunlara mana yükleyen ve şerefle çocuklarımıza isim olarak koymamıza vesile olan Resulullah?ın şu mübarek sözleridir:

?Recep Allah?ın ayı, Şaban benim ayım Ramazan ümmetimin ayıdır.?

?Allah?ım Recep ve Şabanı bize mübarek kıl ve bizi Ramazana eriştir.?

Temennim o dur ki; Şaban ve Recep?in başına gelenler Ramazan ve benzeri dini kavramlarımızın başına gelmesin? Allah?a emanet olun
 
Enver Osman KAAN
Diyanet İşleri Başkanlığı Darıca Eğitim Merkezi Öğretmeni