GÜNCEL Haber Girişi : 08 Ekim 2008 11:56

İslam Avrupa'da Artık Misafir Değil

İslam Avrupa'da Artık Misafir Değil

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Finlandiya'ya geldiği gün, başkent Helsinki'de bir başka önemli organizasyon daha vardı. Finlandiya Cumhurbaşkanı Tarja Halonen'ın davetlisi olarak gelen İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, dün öğleden sonra 'Islam in Europe" (Avrupa'da İslam) başlıklı bir konferans verdi.
       Konferansın ardından CİHAN'a özel açıklamalarda bulunan İhsanoğlu, önemli tespitler dile getirdi. "İslam, Avrupa'nın kurucu unsurlarından birisi" diyen İhsanoğlu, konferansa geliş maksadının Avrupa'da yaygınlaşmaya başlayan İslamofobia'ya karşı çıkmak olduğunun altını çizdi. İKÖ Başkanı, "Bizim tezimi şu; İslam, Avrupa'nın kurucu unsurlarından birisi. Endülüs, 8 asır, Balkanlar'daki Osmanlı idaresi 4-5 asır.. Bütün bunların üstünde, bugün Avrupa'da 41 milyon Müslüman insan yaşıyor. Yani artık İslam, Avrupa'da iğreti bir unsur değil, tam bir kurucu unsurdur" diye konuştu.

      Avrupa medeniyetinin İslam kültüründeki bilim, felsefe ve insani değerlerdeki katkılarla inşa edildiğine vurgu yapan İhsanoğlu, "Eğer bizler, İslam'ın Avrupa'nın asli unsuru olduğu kanaatini uyandırabilirsek, Avrupa'nın Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine bakışı da değişecektir" şeklinde konuştu. İhsanoğlu, temel sorunun "İslam, Avrupa'da eğreti mi, asli unsur mu, misafir mi, ev sahibi mi?" şeklinde olduğunu belirterek, "Biz diyoruz ki, İslam Avrupa'nın yabancısı değildir, dışarıdan gelmiş bir unsur değildir. İslam, 13-14 asırdır Avrupa'da. Ve Avrupa bir İslam kıtası olarak varlığını sürdürmekte" diye ifade etti.

         İslam adına terör yapanları 'kabul edilemez' olarak niteleyen İhsanoğlu, kimsenin İslam adına böyle hareket edemeyeceğini söyledi. "Bunun yetkisini kimden aldılar?" diye soran İKÖ Başkanı, "Ne dini, ne de siyasi olarak böyle bir hak yok. Bu yanlış yaklaşımlar İslam'ı da yanlış tanıtıyor" ifadelerini kullandı.

        İslam dünyasının Avrupa içindeki radikal ve marjinal grupların esiri olmaması gerektiğini söyleyen İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Avrupa, İslam ve Müslümanlık düşmanı yazar ve sanatını yanlış yollarda kullanan marjinallerin esiri olursa, o zaman bizim problemlerimiz var. O zaman da bizdeki radikaller, reaksiyonlarını başka türlü gösteriyorlar. O zaman da bizler bu iki dünya arasında doğru düzgün bir köprü kuramayacağız. Onlar da bu kamburu atsınlar ki, bizler de onlarla doğru işler yapalım"

       Konferansta Helsinki Üniversitesi'nden Marko Juntunen de konuşmacı olarak yer alırken, paneli The Finnish Institute of International Affairs'den Raimo Väyrynen yönetti. Panel boyunca, İslam'ın Avrupa'daki sürecini tarihi perspektiften başlayarak ele alan İhsanoğlu, İslam'ın artık Avrupa'nın asli bir unsuru olduğu fikrini aktardı. İslam'ın doğru anlaşılması için medyaya büyük görev düştüğe değinen İhsanoğlu'nun konuşmasına Marko Juntunen da eşlik etti.

        Soru cevap faslında bir dinleyicinin "İslam anti-semitist midir?" şeklindeki sorusuna tepki gösteren İhsanoğlu, İslam'ın ne anti-semitist, ne de anti-Hıristiyan olduğunu, olamayacağını anlattı. İhsanoğlu, "Biz, Hz. İsa'ya da, Hz. Musa'ya da inanıyoruz ve dualarımıza katıyoruz" dedi.


(CİHAN)