ASAYİŞ Haber Girişi : 24 Ocak 2010 15:48

HER GÜN YENİDEN DOĞMAK

HER GÜN YENİDEN DOĞMAK

(REBORN EVERY DAY)

     İnsan; hayatın çilesinden, keşmekeşliğinden ve monotonluğundan sıkılır, bunalır. Hatta bu sıkıntı ve bunalmanın sonucunda depresyona bile girebilir. Olumsuz çevresel etmenlerden dolayı insan, her gün severek ve isteyerek yaptığı aktivitelerini ihmal ederek depresyon denen rahatsızlığın pençesinde kıvranabilir. Şehir yaşamının çekilmezliği, yoğun taşıt trafiği, sıra dağlar misali uzanan beton yığınları, arabaların klaksonları arasına boğulmuş insan sesleri vb. hepsi ayrı birer depresyon konusu, hepsi ayrı birer sorun. Bazen öyle zamanlar olur ki, insan yaşadığı çevreyle barışık yaşayamaz, dolayısıyla da dostlarına karşı kırıcı ve yıpratıcı olabilir. Aslında bu çevrenin insan üzerindeki etkisini de bir bakıma gözler önüne sermektedir. Bir de buna çalıştığı iş ortamında ki sıkıntılar eklenince, durumun vahameti apaçık gözler önüne serilebilir. Stres; insanın dünyadaki varoluşuyla başlayıp, günümüz toplumuyla beraber seyir gösteren çağımız hastalıklarından sadece biri. Stres, bireyin çevreyle olan ilişkisindeki adaptasyonunu bozması ve intibakını güçleştirmesiyle ortaya çıkan, kapasitesi üzerinde olumsuz etkiler yaratan talepler bütünüdür.

     Stresin en büyük düşmanlarından bir tanesi, hiç şüphesiz mekân değişikliğidir. Büyüklerimiz “-Tebdil-i mekânda ferahlık vardır.” Diyerek zaman zaman çevrenin değiştirilmesi gerektiğini vurgulamışlardır. Gerçekten de öyle. Değişik mekânları keşfetmek, değişik insan çevre ve guruplarıyla tanışmak kişinin ruhsal boyuttaki olgunluğunu güçlendirerek yaşama sevincini pekiştirecektir. Aynı zamanda yaşamın monotonluğundan ve sıkılmışlığından sıyrılarak, imkânlar nispetinde doğayla iç içe kalmak- kucaklaşmak; her gün yeniden doğmak, her gün yaşama yeniden merhaba demektir.

Ülkemizin her köşesi şüphesiz mükemmel güzellikte. Her köşesi cennet gibi tabir-i caizse. Ama gelin görün ki, bu yazımda Anadolu’nun cennet köşelerinden bir yer olan yeşillikler diyarı Daday’ı tanıtmak istiyorum. Stres ve depresyondan uzak kalmanın garantisidir Daday. Yeşillikler diyarında güzellikleri yudumlamanın adıdır. Özlemdir, güzelliktir, sevdadır, sadelik ve yeşilliklerin tüm tonlarının egemen olduğu oksijen deposudur. Bunun yanında yıllarca ülkemiz insanına hizmet veren, Türkiye’nin ikinci büyük sanatoryumu tüberküloz(verem) hastanesi de ilçemiz sınırları içindedir. Annemin de doğum yeri (memleketi) olması ve memurluk görevimin başlangıç noktası olmasından dolayı, yaklaşık on yedi yıldır içinde yaşadığım doğa harikası Daday; ballıdağ ile Göktepe arasında kurulmuş, doğa ile özdeş insanları, eşsiz tarihi, nostaljik yapısı, dejenere olmamış adet ve töreleri, görkemli coğrafi yapısıyla Anadolumuzun nadir bulunan köşelerinden sadece biri. Püfür püfür doğal kliması, yaz aylarının bunaltıcı sıcağından kurtulmak isteyenlerin gözdesi. Kış mevsiminin dondurucu soğuğunda da, yöre halkının misafirperverliği samimi ve içten davranışları, doyumsuz güler yüzleri ile yurdum insanı karşılar sizi. Aynı zamanda Daday, tarihe adını altın harflerle yazdırmış mümtaz şahsiyetleri de bağrından çıkarmış olmanın gururunu yaşamaktadır.

      Uzun zamandır yoğun göç hareketleriyle yıpranarak kaderine terk edilmiş gibi görünen Daday, yavaş yavaş doğa turizmi sayesinde kabuklarını kırarak adından söz ettirmeyi başarmıştır. “Her gün yeniden doğmak.”sloganıyla start veren Dadayımızın parlayan yıldızı İksir Resort Town, ülkemiz insanına otelcilik ve doğa turizmi alanında hizmet vermek için çaba sarf ediyor. Geçtiğimiz cumartesi günü otel müdürü Baki beyle inceleme fırsatı buldum beldemiz nazar boncuğunu. Gerçekten nazar değmesin, çünkü bu büyük bir emeğin ve sermayenin sonuncunda oluşmuş bu tesis. Bir büyük geleneksel köy konağı, dört adet çağdaş yerleşkesi ile Lüks odaları, türk hamamı, sauna, jakuzi, yüzme havuzu, masaj odaları, binicilik alanı, sportif alanlar ve daha bir çok güzellikleri ile göz kamaştıran zarafetiyle ziyaretçilerini sabırsızlıkla beklemekte. Şehrin gürültüsünden uzak, çivit mavisi bir göletin söğüt kokulu gölgelerinde serinlemek yahut ballıdağın zirvesinde oksijen depolamak; bu enerjiyle her gün yeniden doğmak için sizlerde yeşil Dadaylımızı bir ziyaret edin. Bir fincan kahvenin tam kırk yıl hatırı varmış. Kim bilir? Belki bu kahve sayesinde, doyumsuz dostluk ve arkadaşlıklara yelken açarsınız.

Kim bilir? Belki… Ne dersiniz…

 

     Hayatın sizi sıkıp-daraltmadığı; her nefes de yenilendiğiniz ve yeniden doğmuşçasına yaşama sımsıkı sarıldığınız vakitler geçirmeniz dilek ve temennilerimle. Sağlıcakla kalın efendim.

 

Yüzünüz Hep Gülsün…