ASAYİŞ Haber Girişi : 15 Kasım 2008 07:23

Derin Cumhuriyetten, Halkın İktidarına -II

Derin Cumhuriyetten, Halkın İktidarına -II

Osmanlıdan itibaren gelen ekonomik vurgunlar, rüşvetler ve yolsuzluklarla örülü bir dünya var. Kalpazanlıklarla zengin olanlar var. Bunların zamanla devleti ele geçirme, devlete ilk borç verme ve ilk borsayı kurmalarıyla söz sahibi olmaya başlamasıyla sonunda ?devlet ?ebet- müddet? bitirildi.

Kendilerini vatansever göstermek isteyenlerin Padişahları küçük düşürücü ifadelerle saldırmaları ve tarihine halkı küfrettirmelerinin altında geçmişten intikam alma duyguları yatmaktadır.

Bu arada yeni kurulan cumhuriyette de bunların söz sahibi olmaya devam ettiklerini görüyoruz. Yeni kurulan Cumhuriyetin temelerini sağlamlaştırma adına bazı ekonomik ödünler, ödüller verilegelmiştir. Bazen  ayaklanmaları bastırmak için doğu ve güneydoğu analoduda toprak ağaları oluşturulmuş bölgelerde zenginler diğer insanlar üzerinde söz sahibi kılınmışlardır.

İsmet İnönü döneminde bazı insanlara devlet arazisini ağaçlandırmaları durumunda tapular dağıtılmış ve büyük topraklar verilmiştir.Bütün bunlar halkın ve haklarının gasbları olmuştur.Hakları gasbedilen halk da devamlı bir fakru zaruret içersinde yaşatılmış, adeta bu tercihen yapılmıştır.

CHP?nin devrimleri yerleştirmek adına kendine yakın bulduğu insanları zengin ettiği de bilinmektedir. Bunla ilgili de kendi demeçleri bulunmaktadır. CHP zihniyeti bu durumu devam ettirmiştir. Pakistanlı kardeşlerimizin gönderdiği paraların akibeti hakkında hukuk ihlalleri varsa bunların giderilmesi  için gereğini konuşmak ve tartışmak gerekir.


Musul ve Kerkuk?ün ingilizlere bırakılmasında da, Lozan?da, Kıbrıs?ta, ege adalarında, Ankara anlaşmalarında belirgin bazı tereddütler ve gizliliklerin de ortaya çıkarılması gerekmektedir.

Bu ülkede yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizle ilgili oyunlar oynandığı açıktır.Bunlarla ilgili tarihin derinliklerinde derin yapılanmaların ve anlaşmaların olup olmadığının bu halkla paylaşıldığını söylemek mümkün mü?

Petrol kuyularına dökülen betonları yerinde kontrol eden ABD konsoloslarını biliyoruz. Bu durumda ülkenin gerçek sahibi olan bizler Türkler miyiz diye sorası geliyor insanın. Derin yapılanmaların eskiden beri Türk unsurlar olmadığı da gerçektir. Türklerin sadece bazı konularda paravan olarak kullanılmasından öte değil. İman ve ihlaslı olarak bu vatan için toprağa düşmüş ve vatanını savunmuş insanların da ?Çılgın Türkler? olarak ifade edilmesi şehitlerimize ve onların iman kuvvetlerine saldırıdır, haksız ve demogojik bir yıpratma çalışmasıdır. Gerçekleri anlatırken gerçekleri gizlemekte mahir olanların hali ortadadır.

Cenap Ergenekon Paşa, Türk derin devletinin olmadığını ve Amerikan- İsrail güdümlü bir derin yapılanma olduğu gerçeğini dile getirmiştir. Bunların da eşkiya olduklarını bildirmiştir.

Ergenekon, PKK ilekürt halkını kullanarak terör estirdiği gibi,  diğer terör örgütlerini de kullanarak terör merkezli bir derin devlet oluşturmur.Terör,halkı ekonomik olarak sömürme ve siyaseten yönetme taleplerine biçilmiş bir kılıftır. Ekonomik vurgun PKK üzerinden rant elde etme işi ayyukadadır. Ohal?in kaldırılması görüşüldüğü dönemlerde de terör tırmandırılmıştır.

PKK eliyle cinayet şebekesi, iş ve dış uzantılarla bulmuş ve bunlarla daha rahat uyuşturucu işine girmiş ve kazançlar elde etmişlerdir. Dünyanın uyuşturucu kaçakçılığının % 70?i üzeri Türkiyeden idare olunmaktadır.

Dün faili meçhullerle kendine haketmedikleri yerleri açanlar ve halkı baskı ve şidddetle sindirenler, bugünlere gelinirken aynı taktik ve stratejilerine devam etmişlerdir. Hesabımız halkın iktidarına gitmek gibi görünse de halkı başka birileri idare ettiler. Halk iradesini tecelli ettiremedi, halkın iradesini birileri şekillendirdi, hiçe saydı. Düşünüşleri yönlendirip yönetti. İçimizde hainler cirit atıp, vatanperver görüntüleri sergilediler.İçerden de sivil ve askeri destekçiler de her zaman buldular.

Beslediklerimiz ve bağrımıza bastıklarımızın ?bizi vuran gizli güçler? kurabilmeleri ve bizi,beyinlerimizi yönetip kontrol etmelerini anlamakta zorlanmamalıyız. Savcılar ve onları destekleyen bir iktidar demek ki bu elitlerin teröründe yaşamak zorunda olmadığımızı göstermiştidir.

Halkın hayatlarına müdahale etmeleri zorlaşmaktadır. Halkın sesi olan siteler ve gazeteler, çeşitli fikirlerin harmanlanması ve fikir kirliliğine neden olması nedeniyle ölçüsünü yitirenlere de, ölçüsüz olanlara da ölçü katmıştır.

Egemenliğin demokratik kullanımı halkta olacakdır. Durumdan vazife çıkarmaları, krizlerle ülke yönetimine müdahaleleri halk tasvip etmemektedir. Ya istiklal, ya demokrasi! Halkımız Cumhuriyete sahip çıkma adına kast eden oligarjik anarşiyi durdurup kendi iktidarını gerçekleştirmek azmindedir.

Kendimizi aştık, ama kendimizde de kaldık. Kendimize gelemedik. Bizi biz yapan şeylere ulaşmak için bizi bize hapishane edenleri de aşmak durumundayız.

Sevgiyle kalın! Başaracağınıza inanın!

Yazının Orjinal linki:http://www.gencmusalli.com/yazi_detay.php?id=331&yazar=11